
Önce Üç Köprü mevkiinden girerek Kuru Göl’e gidiliyor. Düzce’den batıya doğru eski D–100’den, 10 km. yol alıp, ibreli çam ağaçları arasında açılmış toprak yoldan içi sazlarla kaplı göle geliniyor. Ormancılar, etrafta müsait bölgelarda geyik, karaca, tilki, domuz, ayı, çakal, sincap görülebileceğini vurguluyorlar. İki saatlik bir yolculuk ardından, dev metropol İstanbul’dan gelenler için böylesine değişik bir bölge aslında çarpıcı olabiliyor. Ve bir anda kendinizi gölün kenarsında bulusağlıyorsunuz. Aslına bakarsanız gölde çok bişi yok, doğanın içerisinde kurbağaların sesini, kuşların korosunu dinliyorsunuz.
Gençler, balık tutuyor, çevrede çeşme, büfe, wc. gibi hiçbir şey yok ama turizm adına gelecek vaat ediyor. Gölde sazan, karabalık denilen, ekmek hamuru ile tutulan, tatlı su balıkları yaşıyor. Her ikisinin de tavasının leziz olduğu anlatılıyor. Kurbağalar ne kadar çok olursa balıklar da o kadar fazla olur diyorlar. (Balıkların yumurta dökme mevsiminde av yapılmaz ise). Düzce merkezden 16 km., D-100’den 5 km. uzaklıkta ki Kuru Göl, tertemiz havası, kolay ulaşımı ile günübirlik kullanım alanının dinlenme, piknik ve orman içi doğa yürüyüşlerine cevap vermesi nedeniyle geleceği parlak görünüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder