M.Ö 66 ile 64 senelerinde Çukurova'ya egemen olan Romalılar Kilikya vilayetinde düzgün bir idare kurmaya çalışmışlar ve buraya mühim kişilerini atamışlardır. Buna örneğin ünlü bir tarihi şahsiyet olan hatip ve politika adamı Cicero Kilikya’ya prokonsül (Roma devresinde atanan eyalet valileri)olarak atanmıştır.
M.Ö. 48 de Anadolu eyaletler teşkilâtını organize eden, Roma’nın ünlü imparatoru Sezar burada bulunmuş ve Tarsus'da tüm eyalet kentlerinin temsilcilerini toplayarak bu mekanların yönetimini bir tertipe bağlamıştır.
Ancak M.Ö 44 de Sezar'ın öldürülmesinden sonra bu tertip bozulmuştur. 43 senesinde Oktavian (Octavianus) Antonius ve Lepidus arasında oluşturular Üçler (Triumvirat) uyuşması neticesi, bu komployu hazırlayanların takibine geçilmiştir. 42 yılında komplocular yakkısmıp ortadan kaldırılmalarından sonra Roma ülkeleri üçe bölünmüş ve doğu mekanlarınin yönetimi Antonius'a bırakılmıştır. Fakat Antonius'un kısa bir vakitte Oktavian ile anladımmış ve bu zamanda da Part süvari birlikleri süratle Toroslara kadar gelişmiştir.
M.Ö.39 ve 38 senelerinde muhabereçı ruhlu Antonius’un gayreti ile Partlar mağlubiyetye uğratılmışlardır. Böylece Part devletinin hücumlarını engel olan Antonius, Kleopatra ile yeni bir temasa başlamıştır. Mısır hâkimiyetini de eline geçirmek isteyen Antonius ile Kleopatra arasında Tarsus'da M. Ö. 41 başlayan bu temas 37 yılında Antonius ve Kleopatra’nın evlenmesi ile tamamlanmıştır.
Geleceğini tamamıyla Mısır kraliçesine bağlayan Antonius'un her geçen gün yumuşayan hali ve siyasetsı karşısında Senato muhabere açma zaruriyetini duymuştur. Ve nihayet M.Ö 31’de Aktium deniz muharebesinde Kleopatra ile birlikte mağlubiyetye uğratılarak tüm Roma ülkeleri, Augustus ünvanı ile imparator ilân edilen, Oktavian'ın tam otoritesi altına girmiştir. Bununla birlikte Romalılar bir müddet daha Çukurova'nın dağlık bölgesini alan eşkıyalara ve kıyılarını de, Mısır deniz kuvvetlerinin mağlubiyetsi nedeniyle yine etkinliğe geride bıraktığımız, korsanlara bırakmak mecburiyetinde kalmışlardır.
BöylelikleAdana ovası gibi tüm Kilikya'ya tamamıyla hâkim olan Romalılar devrinde Çukurova'nın oldukça ehemmiyet arz ettiği özetlenebilir. Bu ilerlemelerden Adana büyük yararlar sağlanmıştır. Burada oluşturular büyük köprüler, yollar ve sulama tesisleriyle başta Anavarza olmak suretiyle Adana ovasının tarımı çok gelişmiş ve iç kasabalar da mühim birer ticaret merkezi durumuna gelmişlerdir.
Adana'nın yine ehemmiyet kazanmasında günümüz Taşköprü'nün büyük rolü olmuştur. Bununla birlikte Adana Ovasının kalkınmasında İmparator M. Trajanus’un saltanatı esnasında Roma’yı en geniş sınırlara sahip kılmıştır. 117 yılında, geçirdiği ağır hastalıktan kurtulamayarak batı Kilikya kentlerinden Selinus’da ölmüştür. Adriyan da Trajanus’un izinden yürümüştür. Adriyan'dan sonra imparator olan Antonius Pius saatinde ise (138–161) vergilerde indirmeler yapılması eyaletlerin ilerlemesine tesir etmiştir. Bu hadiseler neticesinde Romalılar devrinde Çukurova'nın sürenina göre son derece geniş nüfus bulundurduğuna ve ileri tarımı ile Adana ovasının da Roma'nın bir besin ve giyim ambarı durumuna geldiği anlaşılmaktadır. Romalılar devrindeki bu iktisadi ilerleme imparator Septimus Severus sürenina (193–211) kadar devam etmiştir.
Ancak Septimus’tan sonra bir duraklama başlamış ve Sasaniler'in Çukurova'yı işgal ettikleri tarihlere rastlayan devirlerde gerileme baş göstermektedir. Genellikle 260 yılında Roma İmparatoru Valerianus'un I. Şapur'a mağlûp ve tutsak olduğundan sonra Adana ovası güvenliksizlik içerisinde kalmıştır. Bu arada İranlıların yağmasına uğrayan tüm Çukurova'nın kısa bir süre sonra da Suriye Krallığının eline düşmüş ve İmparator Aurelian sürenina kadar da çok kritik günler yaşamıştır.
Bahsi geride bıraktığımız Suriye Krallığı ünlü tarihi Palmira devletidir. Halâ artıkları çoğu gezgini cezgövde bu görkemli başkentin en nüfuzlu hükümdarı da Romalı ve Yunan tarihçilerin Zenobia dedikleri kadın olmuştur. Büyük bir kültüre sahip tespit edilen bu Kraliçe Roma'nın zaafından yararlanarak Mısır'ı ve Ankara'ya kadar Anadolu'nun bir bölümünü zapt etmek suretiyle geniş bir devlet kurmuştur. Zenobia'nın bu fetihleri sonucunda Roma İmparatorluğu Doğu ve Batı olarak İkiye ayrılmış bir vaziyete düşmüştür. 270 tarihinde imparator ilân edilen Aureliyan; Vandallar, Gotlar ve Alman riskini önledikten sonra bu Kraliçeyi âsî olarak tarifiş, onu mağlûp ve tutsak etmiştir. 271 - 272 senelerinde geride bıraktığımız bu hâdiseden sonra da Zenobiya ülkesi Roma İmparatorluğuna katılmıştır.
Çukurova ve bundan dolayı Adana 306 senesinde iş başına geride bıraktığımız Roma İmparatoru Birinci Konstantin devrinde yine huzura kavuşabilmiştir. İdaresiyle tüm iç teşkilâtı baştan kafaya yenileyen Konstantin saatinde (306-337) İmparatorluk tam otoritesine sahip olabilmiştir. 330 yılında İstanbul'u hükümet merkezi ittihaz eyleyen bu imparatorun saltanatı sırasında resmî din olarak kabul ettiği Hıristiyanlık büyük yardım görmüştür.
I. Theodosius radikal bir hareketle 395 senesinde ülkelerini İki oğluna paylaştırmak suretiyle Doğu Roma’yı tamamen Batı Roma’dan ayırmıştır. Theodosius'un yaptığı bu taksime göre Honorius’a İtalya, Gal, İngiltere, İspanya gibi Batı ülkeleri bırakılırken, Arkaidus’a da Yunanistan ve adaları ile Makedonya, Trakya, Adriyatik, Moldavya, Anadolu, Suriye ve Mısır verilmiştir.
Anadolu’yu ve Çukurova’yı Doğu İmparatorluğuna bırakan Roma çok geçmeden Gotlar, Vandallar gibi uluslerin akını karşısında tarihe karışmıştır. 1453 senesine kadar zenginliğinı sürdürmüştür.
KAYNAKÇA: 1973 Adana İl Yıllığı, Adana.gov.tr, Dörtbinsenelik Öykü - T.C Adana Valiliği
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder